17 Ekim 2014 Cuma

Koş koş nereye kadar?!



Sanırım bu cümle çevremdeki insanların bana en çok sarf ettiği cümlelerin başında geliyor. Gerek arkadaşlarım gerekse iş yerindekiler hep aynı şeyi söylüyor. “Koş koş nereye kadar?” 
Nereye kadar koşacağımı merak eden arkadaşların profillerini inceleyecek olursak “etine buduna dolgun, hep kilo vermek istemiş ama yemekten vazgeçemeyince enine doğru bir ilerleme kaydetmiş ve sporla alakaları sadece maç izlemek olan arkadaşlar.( kendilerini severim o ayrı :)
2010 da Adım Adım oluşumu ile birlikte koşuya ilk başladığımda konunun nereye gideceğini hiç bilmiyordum. Hafta da en az 5 gün sabahın 6 sında kalkıp antrenman yapacağımı, bir hedef koyup onun için çaba sarf edeceğimi de hiç düşünmemiştim. Sanırım bu insanlarla koşuya başlamam benim için ayrı bir şans. Hepsi birbirinden değerli ve iyi insanlar. Herkesin arasında tatlı bir rekabet var. Hem kendileri için hem de iyilik yapmak için koşuyorlar. Tanısanız sizde çok seversiniz. Koşmaya başka türlü başlasam daha farklı olabilirdi durum.
Çünkü koşmayı sevmiyorsanız koşu akıl karı bir şey değil. Çoğu zaman sıkıcı gelebiliyor. Önünüzde bir maraton ya da başka hedef bir yarışınız var. Antrenman için çıkıyorsunuz saatlerce koşuyorsunuz, çoğu zaman yanınızda kimseler olmuyor tek başınıza sıcak,soğuk,yağmur,çamur demeden koşuyorsunuz. Sonra gidip iş yerindeki ya da dışarıdaki  arkadaşlarınızla muhabbet ederken “ya bu cumartesi 30km koştum, haftanın uzunu vardı” diye anlattığınızda adamlar öylece kalıyor. Ya ben arabayla gitmiyorum o kadar yolu, 30 km buradan neresi kadar oluyor abi? olum manyak mısın? Bir derdin mi var bak doğru söyle? forrest gump mı olcan la başımıza? diye de tepkiler gelebiliyor. Onları da suçlamamak lazım aslında hiç de suçlamadım. Sonuçta skorsuz bir spor. Gol yok, gözle görülen kıran kırana mücadele yok, puan yok.
Hayatımızda olduğu gibi spor yaşamımızda da hedeflerimiz olmalı her zaman. Kimisi zayıflamak için başlar koşuya, kimi kafayı boşaltmak için, kimi bir gazla başlar. Önemli olan ondan sonrası. Sağlıklı bir yaşam için hayatımızda en kolay spor olan koşuyu yaşam biçimi haline getirmeliyiz. Her hangi bir ücret ödemenize de gerek yok, çıkıp bir parkta,sahilde ,evinizin etrafında koşabilirsiniz. Mesafe önemli değil koşarken mutlu olun yeter.
Artık “Koş koş nereye kadar” dediklerinde yeni hedefimi söylüyorum. Çünkü bir süre sonra her gün çıkıp koştuğunuzda etrafınızdakiler de size aynı şeyi söyleyecek. hedefinizi koyun ve koşun..

Benim bir sonraki hedefim 19 Ekimde gerçekleştirilecek olan Geyik Koşuları. Bu son seri ve çok heyecanlıyım. Peki sizin bir sonraki yarışınız hangisi?

16 Ekim 2014 Perşembe

Urbanathlon 2014

Dünyanın bir çok ülkesinde yapılan ve ilki geçen yıl Caddebostan sahilinde gerçekleştirilen Urbanathlon yarışının bu yıl 2.si yine Caddebostan sahilinde büyük bir katılımla gerçekleştirildi. 617 kişinin kıyasıya yarıştığı ve zorlu engelleri aşmaya çalıştığı bu yarış benim için de çok keyifli geçti ve genelde 10. olarak 39 dakikada tamamladım. 
Bireysel ve 3 kişilik takımlar halinde katılabileceğiniz bu yarışta toplamda 11 adet zorlu engel  bulunmaktaydı.  Geçen yıl 12 engel olmasına karşın bu yılkiler daha zorluydu.
Yarış benim için keyifli bitse de sonrasında yaşanan benim görüşümce “hak yeme” olayı canımı sıktı.
Geçen yılın 1. ve 3. sü olan arkadaşlarla takım olmaya karar verdik. Fakat bir kişi önceden bireysel kayıt yapmıştı. Sonrasında üçümüzde bireysel kayıt olarak organizasyona bizi takım yapması için mail attık. Şifahen konuşmalarda tamam denilen ve yardımcı olacağını söyleyen organizasyondaki yetkili kişi geri dönüş yapmamış, bizde halledildi sanarak takım olarak yarıştığımızı düşünerek kitlerimizi alarak katılım sağlamıştık.
Yarış bitiminde bizim grup 1. olmuştu fakat listede grup değil bireysel olarak yer almaktaydık. Organizasyondaki yetkili kişiye olayı anlattığımızda “kusura bakmayın yoğunluktan gözümden kaçmış sizi takım yapmayı atlamışım” yanıtını aldık. Ya bu devirde maili görememe diye bir şey kaldı mı? Yoğunluk nasıl bir bahanedir. Senin işin bu ve bu yoğunluğun olacağını biliyorsun, bu bahane midir? Desek de ezilip büzülmelerle elinden bir şey gelmeyeceğini söyledi. Eğer anında müdahale edilse belki de grup olarak listelenebilirdi. Fakat yoğun insan başından savmayı seçmişti.
Bu kadar önemli bir olayı bu kadar basite alarak kusura bakmayın demek o işe verdiği değer ve iş ahlakı ile doğru orantılıdır bana göre. Benim takımım 1. olmuş ve 1. olan takım yurtdışında ülkemizi temsil edecek beklide. Ama birinci başka grup gözüküyor. Bu düpedüz hak yemektir. Emek hırsızlığı ve emeğe saygısızlıktır. Kendinizi o an benim yerime koyun. Deli gibi mücadele edip güzel bir derecede bitirmişsiniz ama sizden yavaş olan grup sizin yerinize kürsüde!
Yarışın olduğu akşam Men’s Health Genel Yayın Yönetmeni Fatih Büyükbayrak’ a durumu anlatan bir mail attım ve düzeltme talebinde bulundum. Maile yanıt alamayınca cep telefonundan ulaştım ve durumu anlatmak istedim. Müsait olduğumda arayacağım deyip geri dönüş yapmadı. Sonrasında arama ve mesajlara da  maalesef yanıt alamadım.
Bu tutum profesyonelliğe ondan da öncesinde insanlığa aykırı bir durum bana göre. Eğer olmuyorsa bu müsait bir dille söylenebilir. Ki ortada mail var yani yazılı bir talep ve herhangi bir geri dönüş yok. Yani HAKSIZSINIZ! Buna rağmen kimse durumu umursamıyor. İtiraz etmek, eleştiri yapmak insanın en doğal hakkı olsa da Türkiye’de işler farklı yürüyor.

Ortada bir hak var ve ben hakkımı helal etmiyorum!




15 Ekim 2014 Çarşamba

Motivasyon


Hayatımızın her alanında olduğu gibi spor yaparken de motivasyon esastır. Kaldırılan kilolarca ağırlık, koşulan kilometrelerce yol, saatlerce çevrilen pedal, atılan yüzlerce kulaç, dökülen terler, artan nabızlar ve dahası.  Bana göre bizi motive edecek bir şeyler olmadan bunları başarmamız imkansızdır.
Bunları yapabilmek için sadece ilk adımı atmak önemli, diğer adım kesinlikle gelecektir. Kilolarından kurtulmak için koşuya başlayan ve verdiği kilolarla yetinmeyip, kendine hedefler koyarak maraton koşanlar, zayıf olduğundan kilo almak için ağırlık çalışıp müsabakalara katılanlar, stresini atmak için yogaya başlayıp sonrasında çok iyi yoga öğretmeni olanlar var. Eminim herkesin çevresinde bu tür insanlar vardır.
Spora koşarak başlamak istiyorsanız; Koşan ve koşarken nasıl faydalı olabilirim diye düşünerek yola çıkan, yukarıda belirttiğim türde ilham veren insanların oluşturduğu Adım Adım oluşumu sizin için biçilmiş kaftan diyebilirim. Kendi adıma konuşacak olursam 2010 yılına kadar çok fazla spor geçmiş olmayan biri iken, Sivil Toplum Kuruluşuları ile ortak bir çalışma yürüterek bağış koşusu yapan ve hem koşup hem de yardım eden bu gruba dahil olmak başlı başına motiveydi benim için. Kim olduğunuz, hangi okulu bitirdiğiniz, mesleğiniz, yaşınız, dininiz kıstas alınmadan herkesin koşup, keyifli ve sağlıklı spor yaparak aynı zamanda sosyal sorumluluğunu da yerine getirmenin verdiği gururlu hazla şu an koşmaya devam ediyorum. Göz atmanızda fayda var (www.adimadim.org)
Bunların dışında bana göre en önemli motivasyon kaynağı  “hedef”..  hedefiniz ne? mülakat sorusu gibi değil miJ ama bunu bilmeniz gerekiyor. Yoksa sürekliliği olmayan, bir hevesle başlayıp bırakacağınız bir aktivite olacak. Hedefiniz kilo vermek, kilo almak, koşmak, yüzmek.. her ne ise ona odaklanmalısınız. Yapmış olduğunuz sporda hedefleriniz sizi daima motive edecektir. Maraton koşmak, yüzerek boğazı geçmek, bisikletle Türkiye turu belki dünya turu.. işte bunlar için her zaman çalışmanız gerekecek, sizi sürekli aktif tutacak ve bilinçli emek vermenizi sağlayacak bu hedefleriniz olacak.
Bunları yaparken muhtemelen çoğu zaman yalnız olacaksınız. Islanacaksınız, sıcaktan daralacaksınız ve bir yerleriniz donacak :) ama vazgeçmeyeceksiniz. Zor anlarınızda size yardım edecek dostlarınız olacak. Uzun koşularınızda sabahın köründe size eşlik edecek. Belki de siz onlarınkine eşlik edeceksiniz. Böylece amaçladığınız şeylere dostlarınızla ulaşmış olacaksınız. Böylece etrafınızda sizi motive edecek ne var ise kullanmış olacaksınız.
Son olarak yalnız antrenmanların en iyi dostu olarak müziği es geçmeden olmaz. Kimileri müzikle ritmi tutturamadığını söylese de alıştığında gayette güzel tutturuyor ve yaptığınız spor can sıkıcı hale gelmiyor. Telefonunuzdan online ya da çevrimdışı dinleyebileceğiniz, aynı zamanda o günkü antrenmanınızın kalp ritmine göre milyonlarca liste bulabileceğiniz spotify ı denemenizi öneririm (www.spotify.com)



Not: Yeni başlayacak olanlar ya da koşuyorum ama yalnız koşmaktan sıkılıyorum diyenler için aşağıdaki koşu gruplarına bir göz atın derim.